Benim Türkçe klavyem yok.
- I don't have a Turkish keyboard.
Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
Tom bilgisayar klavyesindeki bir tuşa bastı.
- Tom pressed a key on the computer keyboard.
Bu klavyenin birkaç tuşu eksik.
- This keyboard is missing several keys.