Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
- Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
I'm surprised that Beth didn't enjoy her time at the farm.
- Beth'in çiftlikteki zamanından hoşlanmadığına şaşırdım.
Tom didn't enjoy the concert at all.
- Tom konserden hiç hoşlanmadı.
He said that he disliked me, but that he needed my help.
- O benden hoşlanmadığını fakat yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
I dislike being alone.
- Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
He enjoyed reading detective stories.
- O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
I don't care for the way he talks.
- Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.
I don't care for sports.
- Sporlardan hoşlanmam.
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
Fred took a liking to Jane and started dating her.
- Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.