hoşlanmıyorsunuz

listen to the pronunciation of hoşlanmıyorsunuz
التركية - الإنجليزية
averse to
hoşlan
enjoy

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

Most young adults enjoy going out at night. - Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

hoşlan
care for

I don't care for foreign food. - Ben yabancı yemekten hoşlanmam.

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

hoşlan
{f} liking

Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish. - Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

Fred took a liking to Jane and started dating her. - Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.