hoşlanıyor

listen to the pronunciation of hoşlanıyor
التركية - الإنجليزية
likes

I think Tom likes Mary. - Sanırım Tom Mary'den hoşlanıyor.

You aren't the only one who likes baseball. Tom likes it, too. - Beyzboldan hoşlanan tek kişi sen değilsin. Tom da ondan hoşlanıyor.

{i} things that are liked; preferences
Preferences
The kind or class of people that resemble, behave in a manner similar to, or are of the same social status as a certain person; ones ilk
third-person singular of like
hoşlan
enjoy

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

hoşlan
care for

I don't care for sports. - Sporlardan hoşlanmam.

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

hoşlan
{f} liking

Mary's boss is a bit too tactile for her liking. - Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.

I cannot help liking him in spite of his many faults. - Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

annem dizilik filimlerden hoşlanıyor
My mother is a soap opera addict
benden hoşlanıyor musun?
do you like me?
hoşlanıyor
المفضلات