hoşlanıyor

listen to the pronunciation of hoşlanıyor
التركية - الإنجليزية
likes

I think Tom likes Mary. - Sanırım Tom Mary'den hoşlanıyor.

I think Tom likes you. - Sanırım Tom senden hoşlanıyor.

{i} things that are liked; preferences
Preferences
The kind or class of people that resemble, behave in a manner similar to, or are of the same social status as a certain person; ones ilk
third-person singular of like
hoşlan
enjoy

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

He enjoyed reading detective stories. - O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.

hoşlan
care for

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

hoşlan
{f} liking

What's the difference between liking and loving someone? - Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?

Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish. - Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

annem dizilik filimlerden hoşlanıyor
My mother is a soap opera addict
benden hoşlanıyor musun?
do you like me?
hoşlanıyor
المفضلات