hissettirme

listen to the pronunciation of hissettirme
التركية - الإنجليزية

تعريف hissettirme في التركية الإنجليزية القاموس.

hisset
{f} felt

She felt uneasy when the children did not come home. - Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.

She was very well before lunch, but felt sick afterward. - O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

hisset
{f} feeling

I'm not feeling too well. - Ben çok iyi hissetmiyorum.

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hissettirmek
make feel
hissettirmek
{f} hint
hisset
{f} feel

I find it necessary to be able to say what I feel. - Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.

Feeling tired after his walk in the country, he took a nap. - Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.

hissettirmek
breathe
hissettirmek
hint at
hissettirmek
shadow out
hissettirmek
shadow forth
hissettirmek
adumbrate
hissettirmek
to let (someone) know about (something)
hissettirmek
to cause (someone) to perceive (something)
hissettirmek
make understand
hissettirmek
evoke
التركية - التركية
Hissettirmek işi
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissettirmek
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek: "Hesapları araştırdığımı hissettiren bir vesikayı okuduğu zaman sarardı."- F. R. Atay
hissettirmek
Hissetmesine sebep olmak, duyurmak, sezdirmek
hissettirme
المفضلات