hisseli

listen to the pronunciation of hisseli
التركية - الإنجليزية
divided into shares
divided into shares; belonging to various people, jointly owned
hisse
share

We have a 20% share of the market. - Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

hisseli, hissedarları olan
shareholding, shareholders who
hisseli. nimetlenmiş. faydalanmı
shareholding. is blessing. faydalanmı
hisse
portion
hisse
lot

I'm feeling a lot better now. - Şimdi çok daha iyi hissediyorum.

Tom said he feels a lot better today. - Tom bugün çok daha iyi hissettiğini söyledi.

hisse
{i} holding
hisse
(Ticaret) stake

There are huge interests at stake. - Hissede büyük kârlar var.

hisse
{i} moiety
hisse
{i} allotment

Your allotment is $20. - Senin hissen 20 dolar.

My sister spends a lot of time on her little allotment. - Kız kardeşim onun küçük hissesine çok zaman harcıyor.

hisse
percentage
hisse
desert

Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night. - Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.

Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice. - Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.

hisse
dividend
hisse
lesson
hisse
moral
hisse
allocation
hisse
kickback
hisse
whack
hisse
part

Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well. - Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.

Do you feel pain in any other part of your body? - Vücudunuzun başka herhangi bir yerinde ağrı hissediyor musunuz?

hisse
dole
hisse
split
hisse
{i} interest

There are huge interests at stake. - Hissede büyük kârlar var.

Tom has a thirty percent interest in the company. - Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.

hisse
stock

In September, 1929, stock prices stopped rising. - Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.

Tom certainly knows how to pick stocks. - Tom kesinlikle hisse senedini nasıl alacağını biliyor.

hisse
{i} quantum
hisse
{i} percent

She has a 10 percent interest in the company. - Onun, şirkette yüzde 10'luk bir hissesi var.

Tom has a thirty percent interest in the company. - Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.

hisse
share, allotted portion, part, lot
hisse
quota
hisse
shareout
hisse
slice
hisse
share, allotted portion, part, lot; moral, lesson
hisse
lesson (learned from observation or reading), special meaning or warning (drawn from something)
hisse
{i} proportion
التركية - التركية
İçinde birkaç kişinin payı olan, paydaşlı, paylı
HİSSE
(Osmanlı Dönemi) Pay. Nasip. Kısmete düşen kısım. Vârise intikal eden kısım
hisse
Pay
hisse
Bir olaydan çıkarılan ders
hisse
(Osmanlı Dönemi) ortaklık, pay
hisseli
المفضلات