The only perceivable difference between the AP and FBI photos is that the man in the FBI photo is clean-shaven and shorter-haired.
Words cannot describe the horror I felt.
- Kelimeler hissettiğim korkuyu anlatamaz.
I felt an uncomfortable tightness in my chest.
- Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Sensing danger, he ran away.
- Tehlikeyi hissetti, kaçtı.
I find it necessary to be able to say what I feel.
- Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.
People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there.
- Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.