Please don't tell anybody.
- Lütfen hiç kimseye söyleme.
He doesn't get along with anybody in the office.
- Ofisteki hiç kimseyle uyuşmuyor.
No one knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
No one may be compelled to belong to an association.
- Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
Tom doesn't make exceptions for anyone.
- Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
A friend to all is a friend to none.
- Herkes için bir arkadaş hiç kimse için bir arkadaştır.
None can do it as good as Tom can.
- Hiç kimse onu Tom'un yapabildiği kadar iyi yapamaz.
No man can live to be two hundred years old.
- Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
No man received enough votes to win the nomination.
- Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.