There's nothing I can do to help her.
- Ona yardım etmek için yapabileceğim hiç bir şey yok.
You have nothing to be ashamed of.
- Utanacak hiç bir şeyin yok.
Tom doesn't want to do anything at all.
- Tom hiç bir şey yapmak istemiyor.
Do you ever hear anything about Misako?
- Misako hakkında hiç bir şey duydun mu?
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
I can't promise anything, but I'll do my best.
- Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
She knows nothing about your family.
- Ailen hakkında hiçbir şey bilmiyor.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
For three weeks, he ate nothing at all.
- Üç haftadır, o hiçbir şey yemedi.
Tom saw nothing at all.
- Tom hiçbir şey görmedi.