My uncle gave him a present.
- Dayım ona bir hediye verdi.
My uncle gave me a present.
- Amcam bana bir hediye verdi.
Is this gift Laura's?
- Bu hediye Laura'nın mı?
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
Is there any souvenir shop around here?
- Bu çevrede bir hediyelik eşya dükkanı var mı?
There are many souvenir shops in the old city.
- Eski şehirde birçok hediyelik eşya mağazaları vardır.
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.
- Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım.