تعريف hazırlıklı في التركية الإنجليزية القاموس.
- ready
We ought to be ready for whatever comes.
- Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
I had a speech ready.
- Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- prepared, well-prepared
- fail proof
- prepared in advance: hazırlıklı bir nutuk a speech which was prepared in advance
- fail-safe
- (someone) whose preparations have been completed, prepared, ready: Biz henüz hazırlıklı değiliz. Our preparations have not yet finished
- prepared
You must be prepared for an emergency.
- Acil bir durum için hazırlıklı olmalısın.
He went out prepared for rain.
- O, yağmur için hazırlıklı olarak dışarı çıktı.
- after having made preparations in advance: Ali her zaman hazırlıklı konuşur. Ali always gives speeches that he's prepared in advance
- provident
- failsafe
- fail safe
- hazırlık
- preparation
Most students are doing preparation for the term examination.
- Çoğu öğrenciler dönem sınavı için hazırlık yapıyor.
Have you finished your preparations for the trip?
- Yolculuk için hazırlıklarını tamamladın mı?
- hazırlıklı olarak
- providently
- hazırlıklı olma
- preparedness
- hazırlıklı olmak
- provide
- hazırlıklı olmak
- brace oneself for smth
- hazırlıklı olmak
- be ready
- harbe hazırlıklı yedek onarım takımı; harp ihtiyat yedek onarım takımı
- (Askeri) war readiness spares kit; war reserve spares kit
- hazırlık
- provision
- hazırlık
- arrangement
We must make arrangements with them beforehand.
- Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- hazırlık
- prep
He failed in the examination for lack of preparation.
- Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
Most students are doing preparation for the term examination.
- Çoğu öğrenciler dönem sınavı için hazırlık yapıyor.
- hazırlık
- preliminary
- hazırlık
- arrange
We must make arrangements with them beforehand.
- Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- hazırlık
- (Jeoloji,Madencilik) development
- hazırlık
- Providence
- hazırlık
- (Hukuk) preparatory
- hazırlık
- preparative
- hazırlık
- stand by
- hazırlık
- readiness; preparation, arrangement
- hazırlık
- preparedness
- hazırlık
- standby
- her şeye hazırlıklı olmak
- keep one's powder dry