Tom stared at Mary in astonishment.
- Tom hayretle Mary'ye baktı.
To the astonishment of the whole city, the mayor was arrested.
- Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.
The teacher marvelled at my response.
- Öğretmen benim yanıtıma hayret etti.
The absence of alternatives clears the mind marvelously.
- Alternatiflerin yokluğu zihni hayret verici bir şekilde temizler.
Tom was as surprised as anyone.
- Tom herhangi biri kadar hayret etti.
Tom wasn't totally surprised.
- Tom tamamen hayret etmiş değildi.
Tom looked at Mary in amazement.
- Tom hayret içinde Mary'ye baktı.
She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.
- Bana hayretle baktı ve tek kelime bile etmeden gitti.
What puzzles me most is why Tom even bothered to go see Mary.
- Beni en çok hayrete düşüren şey Mary'yi görmeye gitmek için Tom'un bile neden rahatsız olduğudur.
The murder of Fadil Sadiq puzzled the investigators.
- Fadıl Sadık'ın öldürülmesi araştırmacıları hayrete düşürdü.