Tom has plenty of options.
- Tom'un hayli seçeneği var.
Tom is in plenty of danger already.
- Tom zaten hayli tehlikede.
He received a good many letters this morning.
- O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.
- Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.
I've been under considerable pressure to resign.
- İstifa etmek için hayli baskı altındayım.
The Japanese telephone system is highly efficient.
- japon telefon sistemi hayli etkindir.
His teaching methods are highly unorthodox.
- Onun öğretim yöntemleri alışılmışın hayli dışında.
Tom was sort of shy as a kid.
- Tom bir çocuk olarak hayli utangaçtı.
You have a lot of experience in computers, don't you?
- Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
You bought a lot of jewels.
- Bir hayli mücevher satın aldın.
They bought quite a few books.
- Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
- Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
A grasshopper and many ants lived in a field.
- Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
There are many books on this subject.
- Bu konuda bir hayli kitap var.
I've thought about this a great deal.
- Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
I admire Tom a great deal.
- Tom'a bir hayli hayranım.