Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.
- Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
It's a miracle that you were able to survive.
- Hayatta kalabilmen bir mucize.
What are my chances of surviving?
- Benim hayatta kalma şansım nedir?
The surviving refugees longed for freedom.
- Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.