hayatî

listen to the pronunciation of hayatî
التركية - الإنجليزية

تعريف hayatî في التركية الإنجليزية القاموس.

hayati
{s} vital

Good nutrition is vital for an infant's growth. - İyi beslenme bir bebeğin büyümesi için hayati önem taşımaktadır.

Exercise is vital for a dog. - Egzersiz, bir köpek için hayatidir.

hayati
vital, extremely important
hayati
staminal
hayati
vital, pertaining to life
hayati önem taşıyan
vital

It's a matter of vital importance. - Bu hayati önem taşıyan bir konu.

hayati organlar
vitals

Layla checked Sami's vitals. - Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.

hayati belirtiler
(Tıp) vital signs
hayati bölge
(Askeri) vital area
hayati derecede
vitally

It's vitally important. - Bu hayati derecede önemli.

hayati istatistikler
vital statistics
hayati saha
(Askeri) vital ground
hayati tehlike arz eden
safety-critical
hayati önemde arazi
(Askeri) vital ground
hayati önemi olan
fateful
hayati bir tarzda
in a vital way
hayati değer
(Pisikoloji, Ruhbilim) survival value
hayati faaliyetler
life activities
hayati faktör
vital factor
hayati fonksiyon
vital function
hayati istihbarat müşahadeleri raporu için muhabere talimatları
(Askeri) communications instructions for reporting vital intelligence sightings
hayati kapasite
(Pisikoloji, Ruhbilim) vital capacity
hayati olmayan yük
(Askeri) nonvital cargo
hayati organ
vital organ
hayati refleksler
(Pisikoloji, Ruhbilim) survival reflexes
hayati risk
life threat
hayati risk
life threatening injury
hayati riski atlatamamak
remain in a critical condition
hayati riski atlatmak
be in stable condition
hayati tehlike atlatmak
evade a life
hayati tehlike atlatmak
dodge a life
hayati tehlike oluşturan
(Otomotiv) life-threatening
hayati önem arzetmek
be of vital importance
hayati önem taşımak
be of the essence
hayati önem taşımak
be of vital importance
hayati önem taşımak
be all important
hayati önem taşımak
be crucial
hayati önem taşımak
be essential
hayati önem taşımak
be all-important
hayati önem taşıyan
of vital importance
hayati önemde olmak
be all important
hayati önemde olmak
be crucial
hayati önemde olmak
be of the essence
hayati önemde olmak
be all-important
hayati önemde olmak
be of vital importance
hayati önemde olmak
be essential
hayati önemi olmayan şey
nonessential
hayati önemi olmayan şeyler
nonessentials
hayati
vital to
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Mc: Çok önemli bir şeyin bağlı bulunduğu başka bir şey. Temel
(Osmanlı Dönemi) Hayata ve yaşamağa ait. Hayatla alâkalı. Hayat için mecburi olan
(Osmanlı Dönemi) hayat emâresi ve belirtisi olan
hayati
Hayatla ilgili
hayati
Büyük önem taşıyan, önemli: "Sanat ve kültürü canlandıracak önlemleri almayı hayati bir ödev sayıyorlar."- H. Taner
hayati
Büyük önem taşıyan, önemli
Hayati
yaşamsal
hayatî
المفضلات