Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

having very little substance

listen to the pronunciation of having very little substance
الإنجليزية - التركية

تعريف having very little substance في الإنجليزية التركية القاموس.

vain
{s} beyhude
vain
{s} faydasız
vain
{s} nafile

O bütün gece çalışmayı denedi, ama nafile. - He tried to study all night, but in vain.

Biz beş dakika kapıyı çaldık, ama nafile. - We knocked at the door for five minutes, but in vain.

vain
{s} kendini beğenmiş

Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır. - If you compare yourself with others, you may become vain or bitter; for always there will be greater and lesser persons than yourself.

vain
{s} about/of ile çok övünen
vain
{s} anlamsız
vain
{s} boş

Ben onunla boşuna dost kalmaya çalıştım. - I tried to keep in with her in vain.

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı. - Dick tried to solve the problem, in vain.

vain
sonuçsuz
vain
ham
vain
boşuna

Tüm çabalarımız boşunaydı. - All our efforts were in vain.

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı. - Dick tried in vain to solve that problem.

vain
{s} kendi görünüşünü çok beğenen; kibirli, kendini beğenmiş, mağrur
vain
kibirli

Sence Tom kibirli mi? - Do you think Tom is vain?

vain
özünü beğenmiş
vain
yararsız
vain
{s} gururlu
vain
{s} abes
الإنجليزية - الإنجليزية
vain
having very little substance

    الواصلة

    ha·ving ve·ry lit·tle sub·stance

    التركية النطق

    hävîng veri lîtıl sʌbstıns

    النطق

    /ˈhavəɴɢ ˈverē ˈlətəl ˈsəbstəns/ /ˈhævɪŋ ˈvɛriː ˈlɪtəl ˈsʌbstəns/
المفضلات