having the power of driving or impelling; giving an impulse; moving; impellent

listen to the pronunciation of having the power of driving or impelling; giving an impulse; moving; impellent
الإنجليزية - التركية

تعريف having the power of driving or impelling; giving an impulse; moving; impellent في الإنجليزية التركية القاموس.

impulsive
{s} düşünmeden hareket eden
impulsive
{s} düşüncesiz

Tom biraz düşüncesiz, değil mi? - Tom is a little impulsive, isn't he?

Tom düşüncesiz bir alıcı. - Tom is an impulsive buyer.

impulsive
(Tıp) impulsif
impulsive
dürtüsel

Tom dürtüsel ve bencildir. - Tom is impulsive and self-centered.

Tom, Mary'nin dürtüsel olduğunu söyledi. - Tom said that Mary was impulsive.

impulsive
atılgan
impulsive
itici

İtici olmak için kötü bir zaman. - It's a bad time to be impulsive.

Tom itici ve sabırsız. - Tom is impulsive and impatient.

impulsive
düşüncesizce hareket eden
impulsive
(makine) Çok kısa zamanda veya aralıklı olarak tesirini gösteren (kuvvet)
impulsive
Tahrik edici, teşvik edici
impulsive
{s} düşüncesizce davranan
impulsive
{s} ruhb. tepisel
impulsive
impulsiveness düşünmeden hareket etme
impulsive
{s} dürtücü
impulsive
birdenbire
impulsive
çok kısa zamanda veya aralıklı olarak tesirini gösteren impulsively düşünmeden
impulsive
(Askeri) Düşüncesizce hareket eden, tahrik edici
impulsive
(Tıp) Harekete yöneltici, itici, zorlayıcı
الإنجليزية - الإنجليزية
impulsive
having the power of driving or impelling; giving an impulse; moving; impellent

    الواصلة

    ha·ving the po·wer of dri·ving or impelling; gi·ving an impulse; moving; im·pel·lent

    النطق

المفضلات