Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.
- I have a confirmed reservation.
Tom bir müzmin bekardır.
- Tom is a confirmed bachelor.
O bir müzmin dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.
- The spokesman confirmed that the report was true.
Tom'un şüpheleri onaylandı.
- Tom's doubts have been confirmed.
Deney teorisini doğruladı.
- The experiment confirmed his theory.
Tom söylentileri ne doğruladı ne de yalanladı.
- Tom neither confirmed nor denied the rumors.
a confirmed Catholic.