having an effect; able to bring about the result intended

listen to the pronunciation of having an effect; able to bring about the result intended
الإنجليزية - التركية

تعريف having an effect; able to bring about the result intended في الإنجليزية التركية القاموس.

effective
etkili

Sporlar dostluk geliştirmek için etkilidir. - Sports are effective to cultivate friendship.

Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü. - His speech was an effective apology for the Government's policies.

effective
{s} efektif

Ezberleme yöntemleri genellikle efektiftir. - The methods of forced memorization are often effective.

effective
{s} etkileyici

Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz. - We want to make learning effective, interesting, and fascinating.

effective
{s} tesirli
effective
sökmek
effective
yararlı
effective
(Kanun) muteber
effective
evirgen
effective
(Tıp) effektif
effective
(Kanun) dermeyan edilebilir
effective
gerçek

O gerçekten etkiliydi. - That was really effective.

Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir. - Preventive measures are much more effective than the actual treatment.

effective
sonuçlandırıcı
effective
fiilen
effective
itibar olunur
effective
fiili
effective
{s} etkili, tesirli. i., tic. efektif, nakit
effective
para
effective
faal hizmete hazır asker veya ordu
الإنجليزية - الإنجليزية
effective
having an effect; able to bring about the result intended
المفضلات