Mary karizmatik bir sanatçıdır ve seyircisini nasıl cezbedeceğini gerçekten biliyor.
- Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
O karizmatik bir lider değil.
- He's not a charismatic leader.
Büyük baban çok çekici.
- Your grandfather is very charismatic.
Tom'un etkileyici olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is charismatic.