having a large scope or range; extensive

listen to the pronunciation of having a large scope or range; extensive
الإنجليزية - التركية

تعريف having a large scope or range; extensive في الإنجليزية التركية القاموس.

extended
{s} geniş

Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim. - From Sendai I extended my journey to Aomori.

Onlar fetihle bölgelerini genişletti. - They extended their territory by conquest.

extended
(İnşaat) uzatılmış
extended
dışarıda
extended
uzamış
extended
(Havacılık) açık
extended
(Havacılık) açılmış
extended
temdit edilmiş
extended
süresi uzatılmış
extended
{f} uzat

O, sağ kolunu uzattı. - He extended his right arm.

Toplantıyı on dakika daha uzattık. - We extended the meeting another 10 minutes.

extended
Kapsamlı, uzatılmış, uzamış, uzun, genişletilmiş, yayılmış, geniş, büyük
extended
genişletilmiş

Asla genişletilmiş garantiler almayın. - Never buy extended warranties.

DVD silinmiş ve genişletilmiş sahneler içeriyor. - The DVD contains deleted and extended scenes.

extended
{s} büyük
extended
{s} büyütülmüş
extended
{f} genişlet: adj.genişletilmiş
extended
{s} uzun

Kiralama süresi kararlaştırılan süreden daha uzun ise, bir orantılı kira hesaplanacaktır. - If the rental period is extended beyond the agreed period, it shall be calculated a prorated rent.

extended
{s} uzatılan
extended
{s} uzayan
extended
(sıfat) uzatılan, uzayan, uzun, büyütülmüş, genişletilmiş, yayılmış, geniş, büyük
extended
{f} uzat: adj.uzatılmış
الإنجليزية - الإنجليزية
extended
having a large scope or range; extensive
المفضلات