Yapmanız gereken bütün şey bana inanmaktır.
- All you have to do is believe me.
Ona inanmakla aptallık ettin.
- It was stupid of you to believe in him.
O, Ben'in sözlerine inanmadı.
- He didn't believe Ben's words.
Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.
- In my childhood, I believed in Santa Claus.
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
- Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
O, Ben'in sözlerine inanmadı.
- He didn't believe Ben's words.