Senden nefret etmek istemiyorum.
- I don't want to hate you.
Kimse benim ülkemden nefret etmek istemez.
- Nobody wants to hate my country.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Ondan nefret etmemin nedeni bu.
- This is why I hate him.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
- She bought him a sweater, but he hated the color.
He gave me a look filled with pure hate.