For the sake of argument.
For old times' sake.
They worked hard for the sake of their children.
- Çocuklarının hatırına çok çalıştılar.
I stopped smoking for the sake of my health.
- Ben sağlığımın hatırı için sigara içmeyi bıraktım.
Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life.
- En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
Dan had no memory of what he had done.
- Dan yaptıklarından hiçbir şey hatırlamıyordu.
Memories of my college days come to my mind.
- Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
I remember the man's face but I can't call his name to mind.
- Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.