تعريف hatâ في التركية الإنجليزية القاموس.
- fault
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
- mistake
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He broke his promise, which was a big mistake.
- Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- error
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
- lapse
- flaw
Are you suggesting it's a design flaw?
- Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?
This plan has no flaws.
- Bu planın hatası yok.
- defect
Why have you not inquired about the cause of the defect?
- Neden hatanın nedenini sormadın?
- blemish
- demerit
- (Bilgisayar) faults
She is a beauty, admittedly, but she has her faults.
- Hiç kuşkusuz o bir güzel, ama onun hataları var.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
- stumble
- misstate
- vitium
- slipup
- (Askeri) shortcoming
- (Bilgisayar) err
At last, he realized his error.
- En sonunda hatasını anladı.
Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
- oversight
- mistaking
Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
- Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
- faux pas
- glitch
- (Bilgisayar) fail
Tom always tries to blame someone else for his failures.
- Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
Who is to blame for the failure?
- Hata için kim suçlanacak?
- mistake, error, failing, fault, defect
- falsity
- goof
You need to stop goofing around.
- Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.
- wrongfulness
- baulk
- slip up
- trip
He always tries to trip people up.
- O her zaman insanların hatasını yakalar.
Be careful not to trip.
- Hata yapmamak için dikkatli ol.
- slip
- balk
- fluff
- failing
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
- İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
- imperfection
- fault, defect, flaw
- false step
- mistake, error, fault
- inaccuracy
- delinquency
- wrong
I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
- Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
To make mistakes is not always wrong.
- Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- innaccuraccy
- floater
- gaffe
- blooper
- {i} blunder
- boo boo
- impropriety
- bug
I didn't know that websites could have bugs.
- Web sitelerinin hataları olabileceğini bilmiyordum.
This annoying bug has finally been fixed.
- Bu can sıkıcı hata nihayet düzeltildi.
- boner
- failure
He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
Tom always tries to blame someone else for his failures.
- Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
- malfunctioning
- bloomer
- booboo
- inaccurate
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
- Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
- misprision
- fallacy
- lapsus
- aberration
- delinquent
What shall we do with this delinquent girl?
- Bu hatalı kızla ne yapacağız?
- corrigendum
- erratum
- clinker
- hata yapmak
- err
To err is human, but to persist in error is diabolical.
- Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
To err is to be human.
- Hata yapmak insan olmaktır.
- hata yapmak
- stumble
- hata ayıklayıcı
- debugger
- hata düzeltme
- (Bilgisayar) debugging in computer science
- hata düzeltme
- (Bilgisayar) debug
- hata düzeltme
- (Bilgisayar) error handling
- hata düzeltme kodu
- (Bilgisayar) error correction code
- hata düzeltme kodu
- error-correcting code
- hata düzeltme programı
- (Bilgisayar) debugger
- hata yapmak
- nod
- hata analizi
- fault analysis
- hata düzeltme
- error correction
- hata mesajı
- error message
- hata yapma
- making mistakes
- hata ayıklamak
- to debug
- hata belirleme programı
- fault-location program
- hata bulma
- error detection, checkout
- hata bulma kodu
- error-detecting code
- hata bulma yordamı
- error detection routine
- hata bulmak
- a) to find fault (with) b) to debug
- hata bulucu
- debugger, diagnotor
- hata deneyi
- diagnostic test, diagnostic check
- hata dosyası
- error file
- hata düzeltme kodları
- (Bilgisayar) error-correcting codes
- hata düzeltme kuralı
- error-correction rule
- hata düzeltme program
- (Bilgisayar) abend recovery program
- hata düzeltme yordamı
- error-correction routine
- hata düzeltmek
- correct a mistake
- hata emniyeti
- fail safety
- hata etmek
- to make a mistake, to go wrong, to err
- hata etmek
- be wrong
- hata etmek/işlemek
- to err, make a mistake, be wrong
- hata etmez
- inerrable
- hata fonksiyonu
- error function
- hata güvenliği
- fail safety
- hata içermek
- contain error
- hata işlemek
- to commit an error, to make a mistake
- hata kabul etmez
- watertight
- hata karakteri
- error character
- hata kodu
- error code
- hata kütüğü
- error file
- hata listesi
- error list
- hata menzili
- error range
- hata oranı
- error rate
- hata oranı
- error rate, failure rate
- hata patlaması
- error burst
- hata payı
- tolerance
- hata raporu
- error report
- hata sınırı
- error limit
- hata tespit alt sistemi
- (Askeri) fault detection subsystem
- hata tespit sistemi
- (Askeri) fault detection system
- hata tespit tecridi
- (Askeri) fault detection isolation
- hata yakalamak
- to debug
- hata yapmak
- stumble into
- hata yapmak
- stumble in
- hata yapmak
- lapse
- hata yapmak
- trip
- hata yapmak
- goof
- hata yapmak
- slip
- hata yapmak
- make mistake
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Don't be afraid to make mistakes when you speak English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkma.
- hata yapmak
- (hesap vb.) go astray
- hata yapmak
- slip up
- hata yapmak
- do wrong
- hata yapmak
- to make a mistake
When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
- Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.
- hata yapmaz
- inerrant
- hata yapmaz
- unerring
- hata yordamı
- error routine
- hata yüzdesi
- error percentage
- hata yüzünden hükümsüz kalan yargılama
- mistrial
- hata şeridi
- error tape
- belirsiz hata
- (Askeri) indeterminate error
- belli hata
- (Askeri) determinate error
- bilinmeyen hata
- (Bilgisayar) unknown error
- birinci hata
- (Bilgisayar) first failure
- bit hata oranı
- (Bilgisayar) bit error rate
- deneysel hata
- (Pisikoloji, Ruhbilim) experimental error
- dengeli hata
- (Bilgisayar) balanced error
- genel hata
- (Bilgisayar) general error
- genel hata
- (Bilgisayar) general failure
- geçici hata
- soft error
- iç hata
- (Ticaret) internal failure
- iç hata
- (Bilgisayar) internal error
- kritik hata
- (Bilgisayar) critical error
- mesleki hata davası
- (Kanun) malpractice suit
- nispi hata
- (Askeri,Matematik) relative error
- ortalama hata
- (Askeri,Teknik) mean error
- rastgele hata
- (Bilgisayar,Gıda,Ticaret) random error
- sorun hata
- (Bilgisayar) error
- toplam hata
- (Bilgisayar) total errors
- yüksek hata
- (Bilgisayar) high err
- hatalar
- Errors
Teresa regretted her errors.
- Teresa hatalarına pişman oldu.
Tom was unaware of some errors he had made when translating an important document for his boss.
- Tom patronu için önemli bir belgeyi çevirirken, bazı hatalar yaptığının farkında değildi.
- hatalar
- mistakes
He is not a man to admit his mistakes easily.
- O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
To make mistakes is not always wrong.
- Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- hatalar
- bugs
All bugs should be fixed today before we leave.
- Bugün biz ayrılmadan önce tüm hataların onarılması gerekir.
I didn't know that websites could have bugs.
- Web sitelerinin hataları olabileceğini bilmiyordum.
- sıfır hata
- Zero error
- adli hata
- miscarriage of justice
- adli hata
- judicial error
- adli hata
- legal error
- adli hata
- lapse of justice
- anlamsal hata
- semantic error
- aptalca hata
- bull
- aptalca hata
- boob
- aptalca hata
- boo boo
- arızi hata
- accidental error
- aygıta yönelik hata
- (Bilgisayar,Teknik) device oriented error
- beklenmeyen hata
- (Bilgisayar,Teknik) graunch
- bir hata olmalı
- There must be a mistake
- birinci tip hata
- (Ticaret) type i error
- birinci tür hata
- (Bilgisayar) error of first kind
- bit hata olasılığı
- (Bilgisayar) bit error probability
- bit hata oranı
- (Askeri) bit error ratio
- ciddi hata
- capital error
- dalgınlıkla yapılan hata
- miscue
- dengeleyici hata
- (Ticaret) compensating error
- dengesiz hata
- unbalanced error
- deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
- (Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
- derleyici hata bulucuları
- (Bilgisayar,Teknik) compiler diagnostics
- devingen hata
- (Gıda) dynamic error
- dilde yapılan aptalca veya komik hata
- Irish bull
- direkt hata
- (Spor) direct fault
- duruk hata
- static error
- edilgen hata belirleme
- (Bilgisayar,Teknik) passive fault detection
- elektronik harp; hata kontrolü; Avrupa Birliği
- (Askeri) electronic combat; error control; European Community
- faturada bir hata mı var
- Isn't there a mistake in the bill
- geçici hata
- transient error
- gizli hata
- (Ticaret) latent fault
- hatalar
- corrigenda
- herkes hata yapabilir
- homer sometimes nods
- hukuki hata
- (Kanun) legal mistake
- hukuki hata
- judicial error
- ihmal yüzünden hata
- (Kanun) mistake due to negligence
- ikinci hata
- second failure
- ikinci hata
- second error
- ikinci hata
- second mistake
- ileri hata düzeltme
- (Askeri) forward error correction
- izleyici hata
- (Bilgisayar) tracer error
- jeolojik hata
- geological fault
- kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
- (Askeri) cable entrance panel; circular error probable
- kalıcı hata
- permanent error
- kalıtımsal hata
- inherited error
- komik hata
- howler
- korkarım hata yapıyorsunuz
- I'm afraid you're mistaken
- korkunç bir hata
- an egregious mistake
- kronolojik hata
- parachronism
- kronolojik hata
- anachronism
Shakespeare's plays are full of anachronisms.
- Shakespeare'in oyunları kronolojik hatalarla doludur.
- kılına hata gelmemek
- not to receive so much as a scratch, not to be injured at all
- lazer göz koruma; doğrusal hata ihtimalli
- (Askeri) laser eye protection; linear error probable
- muhtemel dikey hata
- (Askeri) vertical probable error
- nitelik hata bulucuları
- (Bilgisayar,Teknik) quality diagnostics
- onarılmaz hata
- irrecoverable error
- ortalama hata
- average error
- oyunda hata
- (tenis) foot fault
- paket biçiminde hata
- (Bilgisayar) error in packet format
- palet kaydedilirken hata
- (Bilgisayar) error saving palette
- robot hata
- (Bilgisayar) robotz error
- sabit hata
- constant error
- sahte hata
- false error
- salt hata
- (Bilgisayar) absolute error
- simgesel hata bulma
- (Bilgisayar,Teknik) symbolic debugging
- sistemli hata
- systematic error
- standart hata
- (Ticaret) standard errot