O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
- Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
Çevreye daha az zarar vermek istiyoruz.
- We want to harm the environment less.
Sana zarar vermek için bir şey yapmayacağıma sana söz veriyorum.
- I promise you I won't do anything to harm you.
Seni asla incitmek istemedim.
- I never wanted to harm you.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
- Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- That incident harmed his reputation.
Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
- Do you think television does children harm?
O iyilikten daha çok kötülük yaptı.
- It did more harm than good.
O iyilikten çok kötülük yapar.
- It does more harm than good.