تعريف hard-working في الإنجليزية التركية القاموس.
- çok çalışkan
Sami çok çalışkan bir bankacıydı.
- Sami was a hard-working banker.
Mary çok çalışkan bir kadın.
- Mary is a very hard-working woman.
- Çalışkan, azimli
- Çalışkan
Tom'un karısı çalışkandır.
- Tom's wife is hard-working.
Kunduzlar çalışkan hayvanlardır.
- Beavers are hard-working animals.
- hardworking
- çalışkan
Tom Bill'den daha çalışkan değil.
- Tom is no more hardworking than Bill is.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
- hard work
- ağır iş
Ağır iş için teşekkürler.
- Thanks for the hard work.
- hardworking
- çok çalışkan
Tom çok çalışkan bir öğrencidir.
- Tom is a very hardworking student.
Tom çok çalışkan değil.
- Tom isn't very hardworking.
- hard work
- sıkı çalışma
Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.
- Parents try to impress upon their children the importance of honesty and hard work.
Tom Mary'nin sıkı çalışmasını takdir etti.
- Tom appreciated Mary's hard work.
- hardworking
- {s} gayretli
- hardworking
- {s} hamarat
- hardworking
- {s} çok çalışan
- hardworking
- {s} ateş gibi
