harcamalar

listen to the pronunciation of harcamalar
التركية - الإنجليزية
expenses

We must cut down our expenses. - Harcamalarımızı kısmalıyız.

I have to reduce my expenses this month. - Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.

outlay
outgoings
consumptions
exes
(Ticaret) disbursements
expenditures

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

Klava cuts her expenditures. - Klava harcamalarını kesiyor.

outlays
harcama
spending

My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price. - Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.

You should travel while you're young instead of spending time in front of the computer. - Gençken bilgisayarın önünde zaman harcamak yerine seyahat etmelisin.

harcama
expense

Furnishing a new apartment requires large expenses. - Yeni bir daireyi döşemek büyük harcamalar gerektirir.

I have to reduce my expenses this month. - Bu ay harcamalarımı kısmam gerekiyor.

harcama
expenditure

We explored all possible ways of cutting expenditures. - Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

harcama
{i} consumption
harca
{f} spending

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

A lot of people who have up until now been spending money having a good time now need to be more careful with their money. - Şimdiye kadar eğlenerek para harcayan çok sayıda insan şimdi paralarına daha dikkat etmeliler.

harcama
expensing
harcama
expending
harcama
disburse
harcama
wastage
harca
spend

Spend money and enjoy life! - Para harca ve hayattan zevk al!

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

harca
{f} spent

He spent all the money that his friend had lent him. - Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

I've spent 500 dollars in one day. - Bir günde 500 dolar harcadım.

harca
pay out
harca
expend

We explored all possible ways of cutting expenditures. - Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

The expenditure totaled 200,000 yen. - Harcama 200.000 yen'i buldu.

harcama
disbursement
harcama
spend to
beklenmedik harcamalar
(Ticaret) out-of-pocket requirements
cari harcamalar
(Ticaret) nonexhaustive expenditure
cari harcamalar
(Ticaret) recurring expenditure
giderler ve harcamalar
(Kanun) costs and expenses
harca
payout
harcama
outlay
harcama
(Hukuk) disbursement, expenditure
harcama
expenses, outlay, expenditure
harcama
spending; expense, expenditure
harcama
payment
harcama
outgo
küçük harcamalar
incidental
nakit harcamalar
out of pocket expenses
otonom harcamalar
(Ticaret) autonemous spending
zorunlu olmayan harcamalar
discretionary spending
التركية - التركية

تعريف harcamalar في التركية التركية القاموس.

harcama
Bir şey almak için elden çıkarılan para, gider
harcama
Harcamak işi, parayı elden çıkarma, sarf
harcama
(Osmanlı Dönemi) masraf