Tom took an overdose of sleeping pills.
- Tom aşırı dozda uyku hapları aldı.
Tom takes a pill with vitamins and minerals every day.
- Tom her gün bir adet vitamin ve mineral hapı alır.
Adam spent 3 years in jail for drug possession.
- Adam uyuşturucu bulundurmaktan hapiste 3 yıl geçirdi.
Layla was in prison for a drug crime.
- Leyla bir uyuşturucu nedeniyle hapisteydi.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He at once resolved to accompany me to that island, ship aboard the same vessel, get into the same watch, the same boat, the same mess with me, in short to share my every hap; with both my hands in his, boldly dip into the Potluck of both worlds.
Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.
- I want to believe there's still a chance for us to be happy together.
Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
- I am happy about your good luck.
Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to help you if you're having trouble.
Tom uzun süre uzaklarda bulunduktan sonra evde olmaktan mutluydu.
- Tom was happy to be home after being away for so long.
Tesadüfen onu otobüste gördüm.
- It happened that I saw her on the bus.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- It so happened that I rode in the same train with him.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.