Let's keep public places clean.
- Halka açık yerleri temiz tutalım.
Please refrain from smoking in public places.
- Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten imtina edin.
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
I used to like folk music.
- Halk müziğinden hoşlanırdım.
Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
Tom went to community college.
- Tom halk eğitim merkezine gitti.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
Die Lorelei is a popular German folk song.
- Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
We want the government to serve the entire population.
- Hükümetin tüm halka hizmet etmesini istiyoruz.
The local population helps fight forest fires.
- Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.
In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
- Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
- Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
Many peoples live in Asia.
- Birçok halklar Asya'da yaşar.
Folks are pulling together.
- Halk birlik içinde çalışır.
Where do your folks live?
- Senin ev halkı nerede yaşıyor?
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The president of the republic is chosen by the people.
- Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
In many areas, there was little food and the people were hungry.
- Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.