gurursuz

listen to the pronunciation of gurursuz
التركية - الإنجليزية
abject
To cast off or down; hence, to abase; to degrade; to lower; to debase
Cast down; rejected; low-lying

So thick bestrown abject and lost lay these, covering the flood. - John Milton.

{a} mean, worthless, sunk very low, file
sunk to a low condition
Cast down; low-lying
A person in the lowest and most despicable condition; a castaway
{s} dejected, hopeless; disgraceful, shameful
showing humiliation or submissiveness; "an abject apology"
Cast down; low- lying
Sunk to a low condition; down in spirit or hope; degraded; servile; grovelling; despicable; as, abject posture, fortune, thoughts
showing humiliation or submissiveness; "an abject apology" of the most contemptible kind; "abject cowardice"; "a low stunt to pull"; "a low-down sneak"; "his miserable treatment of his family"; "You miserable skunk!"; "a scummy rabble"; "a scurvy trick" most unfortunate or miserable; "the most abject slaves joined in the revolt"; "abject poverty" showing utter resignation or hopelessness; "abject surrender
Sunk to a law condition; down in spirit or hope; degraded; servile; groveling; despicable; as, abject posture, fortune, thoughts
most unfortunate or miserable; "the most abject slaves joined in the revolt"; "abject poverty"
showing utter resignation or hopelessness; "abject surrender
of the most contemptible kind; "abject cowardice"; "a low stunt to pull"; "a low-down sneak"; "his miserable treatment of his family"; "You miserable skunk!"; "a scummy rabble"; "a scurvy trick"
emphasis You use abject to emphasize that a situation or quality is extremely bad. Both of them died in abject poverty This scheme was an abject failure. = total + abjectly ab·ject·ly Both have failed abjectly
gurur
pride

Hey, I may have no money, but I still have my pride. - Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

gurur
honor, self-esteem
gurur
honour
gurur
vain

His vainglory put the Republic at risk. - Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

gurur
selfesteem
gurur
arrogance
gurur
assumption
gurur
kudos
gurur
loftiness
gurur
pride of
gurur
pride, inordinate pride, excessive self-esteem
gurur
haughtiness
gurur
vainness
gurur
elation
gurur
lordliness
gurur
pride; honour; conceit, arrogance
gurur
vanity

Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously. - Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.

gurur
vanity, arrogance, conceit, haughtiness
gurur
lordly
gurur
disdain
gurur
vainglory

His vainglory put the Republic at risk. - Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

gurur
supercilious
gurur
tympany
gurur
{i} hauteur
التركية - التركية

تعريف gurursuz في التركية التركية القاموس.

GURUR
(Osmanlı Dönemi) Kıymetsiz şeylere güvenip mağrur olmak.Evet, gurur ile insan maddi ve mânevi kemalât ve mehâsinden mahrum kalır. Eğer gurur saikasıyla başkaların kemalâtına tenezzül etmeyip, kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır. Böyle insanlar, malumat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izamın irşâdat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar. Ve evhama mâruz kalarak bütün bütün çizgiden çıkarlar. Halbuki eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kı
GURUR
(Osmanlı Dönemi) Kibir. Boş yere güvenmek
Gurur
azamet
gurur
Kurum, çalım
gurur
Kendini beğenme, büyüklenme, kibir: "Aynı gururu, aynı gülünç itimadı aşkta da gösterirler."- H. C. Yalçın
gurur
Övünme
gurur
Kendini beğenme, büyüklenme, kibir
gurur
Onur. Övünme
gurursuz
المفضلات