gray colour:.
My father's head has turned gray.
- Babamın başı grileşti.
My office is on the fourth floor of that gray six-story building.
- Ofisim, o gri altı katlı binanın dördüncü katında.
Although he's young, he has a grey beard.
- Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
This pencil is not grey.
- Bu kurşun kalem gri değil.