İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var.
- In order to grow well, these plants need soil that does not contain too much moisture.
Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
- If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
- Plants need sunlight to grow.
Growing up intellectually, socially, and physically.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
- My father's hobby is growing roses.
Sami, Kosta Rika'ya gitmek ve muz yetiştirmek istiyordu.
- Sami wanted to go to Costa Rica and grow bananas.
Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
- The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
Aşk iki kişi arasındaki büyümeye başladı.
- Love began to grow between the two.
Tatoebanın popülaritesi kurulduğu günden beri katlanarak artmaktadır.
- Tatoeba's popularity has been growing exponentially since the day of its inception.
Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.
- Electric vehicles are growing in popularity.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
- Tom has been growing a beard all summer.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
- Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Büyüdüğünde ne olmak istersin?
- What do you want to be when you grow up?
Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
- I want to be a pilot when I grow up.
Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
- You must not smoke till you grow up.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.
- It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.
The town grew smaller and smaller in the distance as we travelled.
A long tail began to grow from his backside.
He grows peppers and squash each summer in his garden.
... that he grew up with. ...
... that he grew up in-- ...