Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Önemli bir problemimiz var.
- We have a serious problem.
Her ikisi de ağır yaralandı.
- Both were seriously wounded.
Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
- Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
- I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
Onun o projeyi ciddiye almasını sağlamak için buradayız.
- We have got to get him to take that project seriously.