good and important enough to spend time, effort, or money on

listen to the pronunciation of good and important enough to spend time, effort, or money on
الإنجليزية - التركية

تعريف good and important enough to spend time, effort, or money on في الإنجليزية التركية القاموس.

worthwhile
{s} zaman harcamaya değer; zahmete değer; yararlı, faydalı
worthwhile
sıkıntıya girmeye değer
worthwhile
yararlı

Tom yararlı bir şey söylemedi. - Tom didn't say anything worthwhile.

Bu yararlı bir kitap. - This is a worthwhile book.

worthwhile
harcanan emeğe değer
worthwhile
yapmaya değer
worthwhile
zaman harcamaya değer

Bunun zaman harcamaya değer olduğunu düşünüyor musun? Öyle olduğunu sanmıyorum. - Do you think it's worthwhile? I don't think so.

Başka bir dili okumak zordur ama zaman harcamaya değer. - Studying another language is hard, but worthwhile.

worthwhile
(sıfat) değer, zahmete değer, zamana değer
worthwhile
(Mukavele) değerli, faydalı, dişe dokunur, zahmetine değer
worthwhile
{s} zamana değer

Bu kitabı okumak gerçekten zamana değerdi. - Reading this book was really worthwhile.

worthwhile
uğraşmaya değer

Tatlı suyun pahalı olduğu yerde suyu tuzdan arındırmak uğraşmaya değer. - Desalination of water is worthwhile where fresh water is expensive.

worthwhile
zahmetine değer
worthwhile
dişe dokunur
worthwhile
{s} değer

İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer. - It is worthwhile considering what it is that makes people happy.

Bence Tom'un yaptığı zahmete değer. - I think what Tom is doing is worthwhile.

الإنجليزية - الإنجليزية
worthwhile
good and important enough to spend time, effort, or money on
المفضلات