glotze

listen to the pronunciation of glotze
ألمانية - التركية
aptal kutusu
الإنجليزية - التركية

تعريف glotze في الإنجليزية التركية القاموس.

box
{i} kutu veya sandık dolusu
box
dövüşmek
boob tube
televizyon
boob tube
sınalgı
box
kulübe

En yakın telefon kulübesi nerede? - Where is the nearest telephone box?

Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. - I saw a number of people around the police box.

box
(mahkeme) kürsü
boob tube
argo televizyon
boob tube
aptal kutusu
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin. - You shouldn't spend the whole day in front of the box!

box
{f} kutulamak, kutuya koymak
box
yumruklaşm
box
hediye

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var? - The boxes are gifts. What do they contain?

Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım. - I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
ألمانية - الإنجليزية
TV set
goggle box
telly
box
television set
TV
boob tube
tube (TV set)
idiot box
jemand, der ständig vor der Glotze hängt
couch potato