Tom Mary'nin hediyesini memnuniyetle kabul etti.
- Tom gladly accepted Mary's gift.
O bizim teklifimizi memnuniyetle kabul etti.
- He gladly accepted our offer.
Seninle seve seve plaja giderdim ama bugün vaktim yok.
- I would gladly go to the beach with you, but I don't have the time today.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
- I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
İyi çocuklar okula sevinçle giderler.
- Good boys go gladly to school.
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
- I am glad to meet you.
Bize yardımcı olacaksan, çok memnun oluruz.
- If you will help us, we will be very glad.
Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
- I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- I'm glad to hear that she is unmarried.
O bize yardım etmek için sadece çok sevinçliydi.
- She was only too glad to help us.
God that glads the lover's heart,.
He was, I believe, not in the least an ill-natured man: very much the opposite, I should say; but he would not suffer fools gladly.