Gerçek güçlü bir adam, ona bir kadeh şarap ver!
- That's a real strongman, bestow upon him a goblet of wine!
Müdür ona bir kupa verdi.
- The manager bestowed a trophy on him.
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
Bunu kız arkadaşım için hediye olarak aldım.
- I bought this as a gift for my girlfriend.