gittiler

listen to the pronunciation of gittiler
التركية - الإنجليزية
went

They went skiing during their date. - Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.

Tom and Mary cut classes and went to the zoo. - Tom ve Mary okullarını astılar ve hayvanat bahçesine gittiler.

Past participle of go
Simple past tense and past participle of wend
simple past of go
Course; way; path; journey; direction
archaic, past of wend
Went is the past tense of go. the past tense of go
of Wend; - - now obsolete except as the imperfect of go, with which it has no etymological connection
nonstandard, past participle of go
git
go
git
{f} going

Before going to work in Paris I must freshen up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

Before going to work in Paris, I must brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

git
{f} gone

Mr White has gone to Canada. - Bay White Kanada'ya gitti.

Mr. White has gone to Canada. - Bay White Kanada'ya gitti.

git
(Meteoroloji) met

Who's your favorite heavy metal guitarist? - Favori heavy metal gitaristin kim?

I went to Kobe, where I first met her. - Onunla ilk tanıştığımız yer olan Kobe'ye gittim.

gitti
gone

Mr. White has gone to Canada. - Bay White Kanada'ya gitti.

Several students have gone home without cleaning the classroom. - Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.

git
ebb
git
get along with

I just can't get along with him. - Onunla anlaşamadım gitti.

git
went

Yumi went there by herself. - Yumi oraya kendi gitti.

Lastly, she went to America. - Son olarak o Amerika'ya gitti.

git
going to

Before going to study in Paris, I must brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

Before going to work in Paris, I have to brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.

git
go#to
git
türkçeyi ingilizceye çevir
gitti
gone on

He's just gone on leave. - O az önce izinli gitti.

Tom has gone on dates with both Mary and Alice. - Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.

gitti
went with
gitti
went on

The weather was getting worse and worse as the day went on. - Gün geçerken, hava gittikçe kötüleşiyordu.

Tom went on a business trip last week. - Tom geçen hafta bir iş gezisi için gitti.

GiT
goto
git
go to

It will not make much difference whether you go today or tomorrow. - Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.

I wish to go to Hawaii. - Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.

gitti
(geçmiş zaman) went
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف gittiler في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

git
A contemptible person
git
To leave
git
A silly, incompetent, stupid, annoying, or childish person
git
disapproval If you refer to another person as a git, you mean you dislike them and find them annoying. Variant of get. an offensive word for an unpleasant and annoying person, especially a man (get (16-20 centuries), from get )
git
a person who is deemed to be despicable or contemptible; "only a rotter would do that"; "kill the rat"; "throw the bum out"; "you cowardly little pukes!"; "the British call a contemptible person a `git'"
git
To get
git
Group travel in which individuals purchase a group package in which they will travel with others along a pre-set itinerary
git
Abr Group inclusive tour A group tour that is offered only if a minimum number of people book for it
git
{f} get (Colloquial)
git
A stupid or unpleasant person
git
synonym for gastrointestinal tract
التركية - التركية

تعريف gittiler في التركية التركية القاموس.

gitti
Geçmiş zaman kipindeki fiillerden sonra gelerek istenmeyen bir şeyin yapıldığını, yapılacağını, istenen bir şeyin olmadığını veya olmayacağını anlatır: "Çolak Mehmet adında birini kapının arkasında ölmüş buldular, ancak sayılan bir adam değildi, gömdüler gitti."- M. Ş. Esendal
الإنجليزية - التركية

تعريف gittiler في الإنجليزية التركية القاموس.

git
(Argo) defol, kış kış
gittiler
المفضلات