Mary kız gibi bir kız.
- Mary is a girly girl.
Mary kız gibi bir kız değil.
- Mary is not a girly girl.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Betty güzel bir kızdır, değil mi?
- Betty is a pretty girl, isn't she?
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
- Women and girls would cross over the street rather than meet him.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
... girly subscribers to him, and he was able to bring along ...