Why did we have to come on this tour? It's really boring.
- Neden bu geziye gelmek zorundaydık? Gerçekten çok sıkıcı.
I'm going to take you on a tour.
- Seni bir geziye çıkaracağım.
I will be traveling in Europe for two months.
- İki aylığına Avrupa'yı geziyor olacağım.
Gulliver's Travels was written by a famous English writer.
- Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.
Some day we'll take a trip to India.
- Bir gün biz Hindistan'a gezi yapacağız.
The trip calls for a lot of money.
- Gezi çok fazla para gerektirir.
Tom went sightseeing.
- Tom gezi turuna gitti.
I want to get a sightseeing visa.
- Bir gezi için vize almak istiyorum.
We are going on a journey next month.
- Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
The object of the journey was to visit Grandma.
- Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
Most students do the sights of Kyoto on their school excursion.
- Çoğu öğrenci okul gezilerinde Kyoto'nun görülmeye değer yerlerini geziyorlar.
He's the one who made an excursion there.
- Oraya geziye giden odur.
They chartered a bus for the firm's outing.
- Firmanın gezileri için bir otobüs kiraladılar.
It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
I walked about aimlessly on the street.
- Caddede amaçsızca gezindim.
The man walked around the corner.
- Adam köşenin çevresinde gezindi.
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
Don't accept rides from strangers.
- Yabancılardan gezinti kabul etmeyin.
Can I offer you a ride?
- Sana bir gezinti önerebilir miyim?
He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
I anticipate that there will be problems on their expedition.
- Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.
Tom doesn't carry much luggage on trips.
- Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.
We don't go on trips.
- Biz gezilere gitmeyiz.