The New York-style hot dog I love has been around for well over a hundred years.
When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
- İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
The boy was wandering about the town.
- Çocuk kasabayı geziniyordu.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
Tom gave me a tour of his house.
- Tom bana evini gezdirdi.
Tom is still touring with Mary's band.
- Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.
Tom is touring with Mary's band.
- Tom Mary'nin grubuyla geziyor.
I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
- Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
I don't want Tom wandering around the mall by himself.
- Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
I want to get a sightseeing visa.
- Bir gezi için vize almak istiyorum.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?