تعريف get on to في الإنجليزية التركية القاموس.
- anlamaya başlamak
- get on
- binmek
Bu trene binmek zorundayım.
- I've got to get on this train.
Bir sonraki uçağa binmek mümkün mü?
- Is it possible to get on the next flight?
- get on
- geçinmek: They get on well. Birbiriyle iyi geçiniyorlar
- get on
- (taşıta) binmek
- get on
- (deyim) anlaşmak. get on to someone
- get to
- varmak
Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.
- It took me two hours to get to Yokohama.
Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.
- It takes about 15 minutes to get to my office.
- get to
- (fiil)rmak, başlamak, yapıyor bulunmak, dolabı sezmek, dalavereyi anlamak
- get to
- gerekmek
- get to
- (Fiili Deyim ) 1- -e varmak 2- başlamak
- get to
- başlamak
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
- Get on
- (Getting on [in years]) Yaşlanmak
- get on
- yaşlanmak
- get on
- düzelmek
- get on
- trene binmek
Bu trene binmek zorundayım.
- I've got to get on this train.
O trene binmek zorundayım.
- I have to get on that train.
- get on
- anlaşmak
- get on
- otobüse binmek
Otobüse binmek için bir bilet almalısın.
- You must buy a ticket to get on the bus.
- get on
- ayrılıp gitmek
- get on
- idare etmek
- get on
- iyi gitmek
- get on
- giyinmek
- get on
- ilerlemek
- get on
- dokunmak
- get on
- gitmek
- get on
- birbiriyle geçinmek
- get to
- -e varmak/gelmek
- get to
- -e varmak
- get to
- -e gelmek
- get to
- şart olmak
- get on
- bin
JR Chuo Line'a binersin.
- You get on the JR Chuo Line.
Bir sonraki otobüse bineceğim.
- I'm going to get on the next bus.
- get on
- geçinmek
- get on
- iyileşmek
- get to
- ulaşmak
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
Kent merkezine ulaşmak için hangi otobüs veya trene binebileceğimi bana söyleyebilir misin?
- Can you tell me which bus or train I can take to get to the town centre?
- get to
- bağlantı kurmak
- get to
- yapabilmek
- get on
- ayağa kalkmak
- get on
- (bir konuya) girmek
- get on
- with (bir iş) ile meşgul olmak
- get on
- gitmek: "We'd better be getting on. -Gitmeliyiz."
- get on
- konuşma dili -i azarlamak, -e çıkışmak
- get on
- (zaman) ilerlemek; towards (belirli bir zaman) yaklaşmak; towards (saat) (belirli bir saate) gelmek/yaklaşmak
- get on
- birbiriyle iyi geçinmek
- get on
- idare etmek, yapmak; ile arası ... olmak: "How will he get on over there? - Orada nasıl yapacak?", "He'll get on fine. - İyi olacak./Becerir o.", "How's she getting on in French? - Fransızcayla arası nasıl?"
- get on
- (-e) binmek; (-e) çıkmak
- get on
- doğrulmak
- get on
- (Fiili Deyim ) binmek , bindirmek
- get on
- (deyim) izini araştirip bulmak
- get on
- (deyim) temas kurup gorüşmek. get on with sth. devam etmek. get a move on (kd) acele etmek get on someone's nerves sinirine dokunmak get on top of someone/sth. 1.birine ağır gelmek 2.bir işi kontrol altına almak,bir şeyi başarıyla yapmakya da zor kısmını bitirmek
- get on
- azarlamak
- get on
- (deyim) 1.ilerlemek,iyileşmek. 2.becermek,başarmak. 3.geç kalmak,yaşlanmak
- get to
- dalavereyi anlamak
- get to
- (deyim) get to grip with sth. ciddiyetle ele almak get to someone [kd] 1.rusvet vermek,etkilemek. 2.dokunmak,uzmek. get to/reach/make first base (with sth.) (başlıca ABD,kd) bir plan veya projenin ilk safhasını tamamlamak get to grips with sth. bir mesele ile uğraşmak,gereğine bakmak get to the bottom of sth. bir meselenin aslını/iç yüzünü öğrenmek
- get to
- dolabı sezmek
- get to
- lazım olmak
- get to
- k.dili. başlamak (Mastarla birlikte kullanılır.): They got to talking. Konuşmaya başladılar
- get to
- yapıyor bulunmak