Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.
- I'd like to get into journalism in the future.
Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.
- It took me two hours to get to Yokohama.
İstasyona erken varmak için çaba harcadı.
- He made an effort to get to the station early.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble.
Tom başını belaya sokmak istemedi.
- Tom didn't want to get into trouble.
İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
- Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get in? Do you have a key?
JR istasyonuna yürüyerek ulaşmak kaç dakika sürer?
- How many minutes does it take to get to the JR station on foot?
Tom çatıya ulaşmak için merdivene tırmandı.
- Tom climbed up a ladder to get to the roof.
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.
This job's really getting to me. I don't know how much longer I'll last.