Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.
- Bad habits are easy to get into.
Birinin kapıyı çaldığını duyduğumda banyoya girmek üzereydim.
- I was about to get in the bath when I heard someone knocking on the door.
Arabayla istasyondan amcamın evine varmak yaklaşık sadece beş dakika aldı.
- It took only about five minutes to get to my uncle's house from the station by car.
Yokohama'ya varmak iki saatimi aldı.
- It took me two hours to get to Yokohama.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
İçeri girmek için ne kadar para ödemek zorundayız?
- How much do we have to pay to get in?
Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.
- I've locked myself out of my house, so I'm going to break a window to get in.
Tom başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get into trouble.
Tom yine başını belaya sokmak istemiyor.
- Tom doesn't want to get in trouble again.
Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
- Get in touch with me as soon as you arrive here.
İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
- How did you get inside? Do you have a key?
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
Adaya ulaşmak onlar için zordu.
- It was hard for them to get to the island.
İçeriye girmek için başka bir yol bulmak zorundayız.
- We've got to find another way to get in.
They hacked his password and finally got in.
You'd better get in gear. We've got work to do!.
Do the early results say our candidate will get in?.
All of our students who applied to university got in.
You gained full marks in the exam. Get in!.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.
This job's really getting to me. I don't know how much longer I'll last.