Şeytanın herkes için şahsi bir yüzü vardır. Onu fark etmek zordur.
- Der Teufel trägt für jeden ein eigenes Gesicht. Es ist schwer, ihn zu erfassen.
Bir kimsenin yüzü karakteri hakkında çok şey söyler.
- Das Gesicht einer Person sagt viel über ihren Charakter aus.
Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım.
- Als ich ihm ins Gesicht sah, merkte ich, dass er mir etwas verheimlichte.
Tanıdık bir sima görmek güzel.
- Es ist schön, ein bekanntes Gesicht zu sehen.
Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım.
- Als ich ihm ins Gesicht sah, merkte ich, dass er mir etwas verheimlichte.
Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
- A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
Onun açık bir teni vardır.
- She has a fair complexion.