Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
- Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
- Did you receive any compensation for the damaged luggage?
Yaralı değilsin, değil mi?
- You're not hurt, are you?
O yaralı! Ambulans çağır!
- He's hurt! Call an ambulance!
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Belki ona yanlışlıkla hasar verdim.
- Maybe I accidentally damaged it.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
- We got our roof damaged by the typhoon.
Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
- The drought damaged all the crops there.