gerilmek

listen to the pronunciation of gerilmek
التركية - الإنجليزية
strain
be stretched
to be stretched
tighten
tensed
to be tightened
stretched
tightened
be tensed
to be tensed
to be stretched, to be tightened; to be tensed
tense
to be stretched over; to be spread out
(for a limb, muscle, etc.) to be stretched out, be extended
(for nerves, relations, etc.) to be strained, be tensed up. gerile gerile pompously, with great self-importance
to be stretched, be strained, be tightened, be drawn taut
tauten
be stressed
(Konuşma Dili) to act high and mighty, swell
be tightened
distend
stretch
gerilme
strain
gerilme
tension
ger
{f} strained

Their marriage has been strained lately because of financial problems. - Mali sıkıntılar nedeniyle evlilikleri son zamanlarda gerildi.

His weight strained the rope. - Onun ağırlığı ipi gerdi.

gerilme
tensile
gerilme
stress
gerilme
harsh
gerilme
thrust
ger
stretch out
ger
{f} stretch

During the intermission I got up to stretch my legs. - Molada bacaklarımı germek için kalktım.

Dad stretched after dinner. - Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.

ger
{f} tense

The atmosphere in Washington became very tense. - Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.

In the most thrilling moment, everyone looked very tense. - En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.

ger
{f} straining
ger
{f} tensed

Relax. You're all tensed up. - Rahatlayın. Hepiniz gerginsiniz.

ger
{f} strain

Tom has been under a lot of strain recently. - Tom son zamanlarda çok fazla gergin.

His weight strained the rope. - Onun ağırlığı ipi gerdi.

ger
{f} stretched

He stretched and took a deep breath. - Gerindi ve derin bir nefes aldı.

Dad stretched after dinner. - Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.

ger
tense up
gerilme
distension
gerilme
stretch

The pregnancy left her with stretch marks. - Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.

aşırı gerilmek
overstrain
ger
recover

Though the doctor did his best, the patient's recovery was slow. - Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.

It took me a whole year to recover my health. - Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.

gerilme
strain, stress, tension
gerilme
stretching
gerilme
stretching out, extension (of a limb, muscle, etc.)
gerilme
being stretched, being strained, being tightened, being drawn taut, tension
gerilme
distend
sinirleri gerilmek
(for someone) to be ready to explode with anger
yumruk atmak için gerilmek
haul off
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف gerilmek في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

ger
v do [ON gera]
ger
in the Torah, the term applied to the resident non-Israelite who could no longer count on the protection of his erstwhile tribe or society (language=Ivrit) ["A Modern Commentary," Rabbi Gunther Plaut]
ger
form of a verb which acts as a noun (Grammar)
ger
Traditional housing of the Mongolians A round, felt tent Especially in the countryside this is the most comen housing
ger
German
ger
gerund
التركية - التركية
Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek: "Koltuğunda şöyle bir gerilmiş, gülümseyerek yüzüme bakıyordu."- Y. Z. Ortaç
Kasılmak
Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek
Kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek
Gergin bir biçimde açılmak
Gergin bir biçimde açılmak: "Gülmek istedim, dudaklarım titreyip gerildi."- A. Gündüz
GER
(Osmanlı Dönemi) f. Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır
ger
Tek tük ağaç bulunan kayalık
ger
Uyuz hastalığı
ger
Vahşi hayvan yavrusu
ger
Dişi ördek
ger
Boza yakın bir renk
ger
(Osmanlı Dönemi) eğer
ger
Kumaş üzerine sinmiş kalıcı meyve sütü, leke
ger
Dokumacılıkta açık sarı renkli iplik
gerilme
Gerilmek işi
gerilme
Kasların son uzama gücü ile vücudun bütün bölümlerinde oluşan gergin durum, gevşeme karşıtı
الإنجليزية - التركية

تعريف gerilmek في الإنجليزية التركية القاموس.

ger
İskeleti tahtadan ve kalın maddelerden oluşan,kolayca inşa edilebilen ve atla bile taşınabilen at şeklinde çadır ev

Mongolian nomads live in gers.

gerilmek
المفضلات