geri geri

listen to the pronunciation of geri geri
التركية - الإنجليزية
backward
backwards
geri çekilmek
withdraw
geri almak
withdraw
geri çekmek
withdraw
geri kalan
remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

geri ödeme
(Hukuk) repayment
geri ödemek
refund
geri çevirmek
refuse
geri almak
take back

It is easier to catch an escaped horse than to take back an escaped word. - Kaçmış bir atı yakalamak söylenmiş bir sözü geri almaktan daha kolaydır.

geri çekilmek
recede
geri ödemek
repay

I will find a way to repay you. - Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.

geri dönmek
return

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

You've got a minute to go and return. - Gidip geri dönmek için bir dakikan var.

geri çevirmek
decline

It stands to reason that I should decline the offer. - Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.

It is very impolite of you to decline their invitation. - Onların davetini geri çevirmek sizin terbiyesizliğiniz.

geri almak
retrieve

The police had to retrieve the murder weapon to prove Dan's guilt. - Polis Dan'ın suçunu kanıtlamak için cinayet silahını geri almak zorundaydı.

geri çevirmek
reject
geri çekilmek
retreat

The army had to retreat. - Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

geri çekmek
retract
geri çekmek
draw back
geri geri gitmek
back up
geri geri gitmek
to move backwards; to draw back (in fear)
geri geri gitmek
back
geri vites
reverse

Tom started the car and put it in reverse. - Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.

geri dönüşüm
recycling
geri zekâlı
idiot
geri
rear

Tom always looks in the rearview mirror before he backs up. - Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.

geri kalmış bölge
boondocks
geri kazanmak
recover

It took me a whole year to recover my health. - Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.

geri dönmek
revert
geri gelmek
come back

Dick promised to come back by three o'clock. - Dick, saat üçe kadar geri gelmek için söz verdi.

I want to come back here. - Buraya geri gelmek istiyorum.

geri zekâlı
mentally retarded, feebleminded
borcu geri ödeme
(Kanun) reimbursement
geri adım atma
pullback
geri alma
retrieval
geri almak
draw back
geri almak
revoke
geri durmak
to refrain from, abstain from (doing something)
geri dönen
recurrent
geri dönme
reversal
geri dönme
return

In 1900 he left England, never to return. - 1900 yılında İngiltere'den ayrıldı, asla geri dönmedi.

Dave never returned to school again. - Dave asla tekrar okula geri dönmedi.

geri dönüş
return

She prayed for her son's return. - O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.

There is no returning to our younger days. - Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.

geri dönüşümünü sağlamak
recycle
geri gelme
return

The symptoms haven't returned. - Semptomlar geri gelmedi.

geri gelmek
return
geri getirmek
bring back

The more food you eat, the less we have to bring back. So eat as much as you want! - Ne kadar çok yemek yersen o kadar az geri getirmek zorunda kalırız. Bu yüzden istediğin kadar çok ye!

geri gitmek
go back

Tom really misses America and he wants to go back. - Tom Amerika'yı gerçekten özlüyor ve geri gitmek istiyor.

I had to go back to Boston without Tom. - Boston'a Tom'suz geri gitmek zorunda kaldım.

geri göndermek
return
geri götürmek
return
geri kafalı
backward, reactionary
geri tepmek
kick back
geri zekâlı
imbecile

You look like an imbecile. - Bir geri zekalı gibi görünüyorsun.

geri zekâlı
moron

I am a jerk and a moron who does not deserve fortune. - Ben serveti hak etmeyen bir salak ve bir geri zekalıyım.

Boys are all morons, eh... - Erkek çocuklarının hepi geri zekalı, eh.

geri çağırmak
recall
geri çekilme
regress
geri çekilmek
regress
geri çevirmek
(Konuşma Dili) turn one's back on
geri çevirmek
(Biyokimya) recycle
geri çevirmek
spurn
tam geri dönüş
rightabout
geri alınmış
withdrawn
geri dönmek
regain
geri kalmak
1. to stay behind, remain behind. 2. (for a timepiece) to be slow. 3. to be underdeveloped
geri kalmak
lag
egzoz geri basıncı
exhaust back pressure
geri
(Bilgisayar) back to
geri
imbecile
geri
undeveloped
geri
lag
geri
provincial
geri
(Bilgisayar) back space
geri
(Bilgisayar) previous
geri
aft
geri
with-
geri
(Bilgisayar) prev
geri
remainder
geri
arrears
geri
stupid
geri
(Bilgisayar) bksp
geri
reclaim
geri
background
geri
(Bilgisayar) backspace
geri (saat)
slow
geri al
(Bilgisayar) uninstall
geri al
(Bilgisayar) restore
geri al
(Bilgisayar) revert
geri al
(Bilgisayar) undelete
geri al
(Bilgisayar) bksp
geri al
(Bilgisayar) undo last
geri alma
reuptake
geri alma
recovering
geri alma
repayment
geri alma
(Kanun) restitution
geri alma
(Askeri) recoupment
geri alma
withdrawing
geri alma
reclamation
geri alma
(Ticaret) clawback
geri almak
put back
geri alım
(Pisikoloji, Ruhbilim) reuptake
geri ara
(Bilgisayar) callback
geri ara
(Bilgisayar) ring back
geri ara
(Bilgisayar) callback to
geri arama
call back
geri arama
ring back
geri besleme sistemi
feedback system
geri dön
(Bilgisayar) go back to

Go back to your seat. - Koltuğunuza geri dönün.

Tom had to go back to Boston. - Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.

geri dön
(Bilgisayar) revert
geri dön
(Bilgisayar) go back

You should go back right now. - Şu an geri dönmelisin.

Tom will go back home soon. - Tom yakında eve geri dönecek.

geri dönen
returning

The returning soldiers were commended for their bravery in battle. - Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.

geri döngü
recycling
geri dönmek
(Latin) averto
geri dönmek
start back
geri dönmek
go back

Tom had to go back to Boston. - Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.

Do you think I'm too old to go back to school? - Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?

geri dönmek
come back

I don't want to come back here ever again. - Bir daha asla buraya geri dönmek istemiyorum.

Do you want to come back to my office? - Ofisime geri dönmek istiyor musun?

geri dönmek
backtrack
geri dönmek
fetch up
geri dönmek
cut back
geri dönmek
get back

I have to get back to Boston. - Boston'a geri dönmek zorundayım.

Tom has to get back to work. - Tom işe geri dönmek zorunda.

geri dönmek
(Politika, Siyaset) retail
geri dönüş
turnaround

He has made a turnaround of a hundred and eighty degrees. - O, yüz seksen derecelik bir geri dönüş yaptı.

geri gelen
returned
geri geliş
return
geri gelmek
get back

I was very glad to get back. - Geri gelmekten çok memnundum.

geri gelmek
(Dilbilim) bring back
geri gelmek
revive
geri gelmek
comeback
geri gelmek
come back to

Sami wants to come back to this house. - Sami bu eve geri gelmek istiyor.

Can you just tell me now, so I don't have to come back tomorrow? - Sadece bana şimdi söyleyebilir misin, böylece yarın geri gelmek zorunda kalmam.

geri getirmek
get back
geri getirmek
brought back
geri getirmek
reinstate
geri getirmek
restore

Peace-keeping troops moved in to restore calm after the battle. - Barış birlikleri sakinliği geri getirmek için taşındı.

geri getirmek
return
geri giden
retrogressive
geri git
(Bilgisayar) go back

I won't go back there. - Oraya geri gitmeyeceğim.

You'd better go back home now. - Şimdi eve geri gitsen iyi olur.

geri gitme
reversing
geri gitmek
back up
geri gitmek
reach back
geri gitmek
reverse
geri gitmek
return
geri iade
return
geri istemek
reclaim
geri itmek
drive back
geri itmek
push back
geri kalan
remnant
geri kalan
rest

Where are the rest of the files? - Dosyaların geri kalanı nerede?

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

geri kalan
residual
geri kalma
delay
geri pas
(Spor) back-pass
geri sar
(Bilgisayar) fast rewind
geri sarma
rewinding
geri sağ
(Bilgisayar) back right
geri sürmek
back up
geri sürmek
back
geri tepme
kick back
geri tepme
resilience
geri tepme
backlash
geri tepme
kickback
geri tepmek
backlash
geri tepmek (silah)
kick
geri tepmek (tüfek)
kick back
geri vermek
(deyim) give back (to)
geri vermek
(deyim) give back to
geri vermek
refund
geri vermek
(Politika, Siyaset) retail
geri vermek
get back
geri vermek
make up
geri vermek
give it back

I can't keep this watch. I have to give it back to Tom. - Ben bu saati saklayamam. Ben onu Tom'a geri vermek zorundayım.

You had to give it back to Tom, didn't you? - Onu Tom'a geri vermek zorundaydın, değil mi?

geri vites lambası
(Biyoloji) reverse back up light
geri vites lambası
(Otomotiv) back up light
geri vites lambası
(Biyoloji) reversing light
geri yaz
(Bilgisayar) write-back
geri yaz
(Bilgisayar) write back
geri yol
(Askeri) astern
geri yürütmek
back
geri çağırmak
reclaim
geri çek
(Bilgisayar) recall
geri çekici
retractor
geri çekilme
retreat

The army had to retreat. - Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.

Tom started retreating. - Tom geri çekilmeye başladı.

geri çekme
retracts
geri çekme
withdrawal
geri çekme
back off
geri çevirmek
give back
geri çevirmek
send back
geri çevirmek
call of
geri çevirmek
return
geri çevirmek
negative
geri çevirmek
repudiate
geri ödeme
(Ticaret) refundment
geri ödeme
pay-back
geri ödeme
(Kanun) back-pay
geri ödeme geçmişi
(Bilgisayar) refund history
geri ödemek
indemnify
geri-alım
(Tıp) re-uptake
geri-bildiri
(Dilbilim) feedback
ileri geri
back-and-forth
ileri geri
(Bilgisayar) see-saw
ileri geri
offensive
ilkel haline geri dönmek
revert
izni geri almak
(Politika, Siyaset) revoke an authorization
kare geri
(Bilgisayar) frame back
kısmen geri zekalı kimse
moron
topu geri vurmak
(Spor) return
yurduna geri göndermek
repatriate
geri kalmak
a) to stay behind b) (saat) to be slow
geri
back

Ask her when she comes back. - O geri döndüğünde ona sor.

What time will you be back? - Ne zaman geri döneceksin?

geri adım
Step back
geri besleme
Feed back
geri durdurmak
Back stop
geri döndüm
i am back
geri döndürülemez
irreversible
geri dönüştürme
recovery
geri gelen eşya
(Ticaret) returned goods
geri gelme
coming back

I wish you'd consider coming back home. - Keşke eve geri gelmeyi düşünsen.

I wish you'd consider coming back to work for us. - Keşke bizim için çalışmaya geri gelmeyi düşünsen.

geri getirme
to restore
geri itmek
to push back
geri kazanma
recovery
geri olmak
Back to
geri planda kalmak
play second fiddle
geri tuşu
backspace
geri zekalı
Idiot, imbecile, moron
geri zekalılar
idiots
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف geri geri في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Geri
A diminutive of the female given name Geraldine, also used as a formal given name
التركية - التركية
arka arka
siya siya
kıçın kıçın
geri
Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş
geri dönüşüm işareti veanlamı
yooooooooooook iğreç bir site yaaaa
geri kazanım
Geri kazanım terim olarak, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine kazandırılmasıdır
الإنجليزية - التركية

تعريف geri geri في الإنجليزية التركية القاموس.

geri kabul anlaşması
Readmission agreement
geri geri
المفضلات