Your outrage is completely justified.
- Sizin hakaretiniz tamamen gerekçeli.
I need no justification for my actions.
- Eylemlerim için hiçbir gerekçeye ihtiyacım yok.
I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.
- Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.
The reason which he gave is hard to understand.
- Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
There is no excuse for such behavior.
- Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
Try and come up with a more reasonable excuse next time.
- Bir dahaki sefere daha mantıklı bir gerekçe bulmayı dene.
Tom took early retirement on health grounds.
- Tom sağlık gerekçesiyle erken emekli oldu.
He resigned on the grounds that he was ill.
- O, hasta olduğu gerekçesiyle istifa etti.