Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.
- Parents look to the new generation as a generation that is far from reality and busy running after unrealistic dreams.
Aynı şey daha genç nesil için söylenebilir.
- The same thing holds good for the younger generation.
Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.
- The younger generation looks at things differently.
Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.
- To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
Bu, pazar payımızı artırmak için büyük bir fırsat.
- This is a great opportunity to increase our market share.
Kelime haznemi artırmak istiyorum.
- I want to increase my vocabulary.
Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilim adamları için çözülmemiş bir sorun kalmaya devam etmektedir.
- Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists.
Tom eski neslin bir üyesi olduğunu itiraf etmekten nefret ediyor.
- Tom hates to admit that he's a member of the older generation.
Bu eski gelenekler nesilden nesile devredilmiştir.
- These old customs have been handed down from generation to generation.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.
- You broke the computer. Nice going, genius.
Kelime haznemi artırmak istiyorum.
- I want to increase my vocabulary.
Bu, ailenin gelirini artırdı.
- This has increased family income.
There are four modes of generation in the animal kingdom: scissiparity or by fissiparous generation, gemmiparity or by budding, germiparity or by germs, and oviparity or by ova.
... for over a generation. The lessons John Kennedy learned about international relations, ...
... and defining project of our generation ...